Anonim Şirketlerde İç Kaynaklardan Sermaye Artırımı

ANONİM ŞİRKETLERDE İÇ KAYNAKLARDAN SERMAYE ARTIRIMI

ÖZET

Şirketler ticaret hacmini geliştirmek ve büyümek için şirkete dışarıdan sermaye getirmekte ve sermaye artırımı yapmaktadır. Fakat şirketin sermayesinin artırılmasının tek yolu dışarıdan sermaye getirmek değildir. Şirketin iç kaynakları kullanılarak da sermayenin artırılması mümkündür. Şirkete dışarıdan herhangi bir sermaye getirilmeden yapılan iç kaynaklardan sermaye artırımı, bir önceki Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenmemekle birlikte öğretide yer bularak uygulama alanına sahip olmuştur. Kanun koyucu isabetli bir tercih ile 6102 sayılı yeni Türk Ticaret Kanunu’nun 462.maddesinde iç kaynaklardan sermaye artırımında hangi kaynakların kullanılabileceğini ve iç kaynaklardan sermaye artırımının ne şekilde yapılacağını hüküm altına alarak işbu müesseseyi açık bir yasal dayanağa kavuşturmuştur. İç kaynaklardan sermaye artırımı yapmanın avantajları arasında, hissedarların özel olarak para yatırmalarına gerek kalmaması, mevcut hissedarların hisse oranlarının korunması ve harcamaların azaltılması yer alır. Ancak bu yöntemde bazı dezavantajlar da mevcuttur. Örneğin, hissedarların yeni pay alma hakları kısıtlanabilir veya ortaklık hakları azalabilir. Bu nedenle, iç kaynaklardan sermaye artırımı kararı alınmadan önce, anonim şirketlerin avantajlar ve dezavantajlar dahil olmak üzere tüm faktörleri bir arada değerlendirmesi önemlidir.

Anahtar Kelimeler: Anonim Şirket, İç Kaynaklardan Sermaye Artırımı

I. GİRİŞ

Anonim şirketler, en yaygın şirket türlerinden biridir. Bu tür şirketlerin sermaye ihtiyaçları zamanla değişebilir ve yeni yatırımlar yapmak, büyümek veya finansal sıkıntıları aşmak için daha fazla kaynağa ihtiyaç duyabilirler. Bu nedenle, anonim şirketlerin sermaye artırımı yapmaları gerekebilir.

Anonim şirketlerin sermaye artırımı yapabileceği yolları kaynağına göre ikiye ayırmamız mümkündür. Bunlar: iç kaynaklardan sermaye artırımı ve dış kaynaklardan sermaye artırımıdır. İç kaynaklardan sermaye artırımı, şirketin faaliyetlerini sürdürmek için kullandığı öz kaynaklar ile gerçekleştirilir. Bu yöntem, şirketin finansal yapısını güçlendirmeye ve hissedarların paylarına değer katmaya yardımcı olur.

Bu makalede anonim şirketlerde iç kaynaklardan sermaye artırımı ile ilgili konular ele alınacaktır. Makalede, sermaye artırımının ne olduğuna, hangi yollarla sermaye artırılabileceğine, iç kaynaklardan sermaye artırılırken hangi kaynakların kullanılacağına, iç kaynaklardan sermaye artırılmasının hangi prosedürlere tabi olduğuna değinilecektir.

II. SERMAYE ARTIRIMI

Sermaye artırımı, en basit tanımla anonim şirketin esas sözleşmesinde yazılan sermaye miktarının kanunda belirtilen usullerle yükseltilmesidir (Karahan 2013). Peki bir anonim şirkette neden sermayenin artırılmasına ihtiyaç duyulur. Kimi zaman şirketler yeni yatırımlar yapabilmek, ticaret hacmini yükseltebilmek adına öz sermayesini büyütmek isteyebilir. Bu durumda dış kaynaklardan sermaye artırımından söz edilir (Bilgili and Demirkapı 2013; Pulaşlı 2014) . Kimi zaman da şirketin esas sözleşmesinde yazılı sermaye miktarı ile şirketin fiilen sahip olduğu malvarlığı değeri arasında bariz farklar mevcuttur. Bu durumda ise iç kaynaklardan sermaye artırımı gündeme gelebilmektedir (Karahan 2013; Bilgili and Demirkapı 2013).

Sermaye artırımı, kanundan kaynaklanan bir hak olması münasebetiyle esas sözleşmede yazılmasa dahi yapılabilmektedir. Sermaye artırımı şirketlere tanınmış bir hak olsa da istisnalar dışında bir zorunluluk değildir (Tamer 2021). İstisna olan zorunlu durumlardan biri Türk Ticaret Kanunu’nun 142.maddesinin birinci fıkrasında düzenlenmiştir. Buna hükme göre; “Devralma yoluyla birleşmede, devralan şirket, sermayesini, devrolunan şirketin ortaklarının haklarının korunabilmesi için gerekli olan düzeyde, artırmak zorundadır.” Bir diğer istisna ise Türk Ticaret Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunu’nun 20.maddesinde düzenlenmiştir. Söz konusu maddede “Anonim ve limited şirketler, Türk Ticaret Kanunu’nun yayımı tarihinden itibaren üç yıl içinde sermayelerini, anılan Kanunun 332 ve 580 inci maddelerinde öngörülen tutarlara yükseltirler; aksi hâlde mezkûr sürenin sonunda infisah etmiş sayılırlar.” hükmüne yer verilmiştir. Ancak yayım tarihi üzerinden uzun bir süre geçmiş olması nedeniyle bu hükmün uygulama alanı neredeyse kalmamıştır.

Sermaye artırımının yapılmasına ilişkin herhangi bir zaman sınırı olmamakla birlikte iflas etmiş yahut iflas etmese dahi herhangi bir sebeple tasfiye sürecinde olan bir şirketin iflas ve tasfiyenin mahiyetinin sermaye artırımına uygun düşmemesi nedeniyle öğretide kural olarak sermaye artırımının mümkün olmadığı kabul edilmektedir (Pulaşlı 2014; Bilgili and Demirkapı 2013).

Temelde sermaye artırımı, esas sözleşmede tayin edilmiş sermayenin değiştirilmesi işlemi olmasından dolayı esas sözleşme değişikliği olarak nitelendirilebilir. Ancak her ne kadar esas sözleşme değişikliği olarak nitelendirilse de kanun koyucu bu kurumu esas sözleşme değişikliği kısmında değil esas sermayenin artırılması başlığı altında ayrı olarak düzenlemiştir. Kanun koyucunun sermaye artırımını ayrı olarak düzenlemesinin nedeni özel hükümlerle alacaklı ve pay sahiplerinin korunmasını sağlamaktır (Tekinalp 2015; Karahan 2013; Pulaşlı 2015).

Yukarıda da ifade ettiğimiz üzere anonim şirketlerde sermaye artırımı; dış kaynaklardan sermaye artırımı ve iç kaynaklardan sermaye artırımı olmak üzere iki farklı yöntem ile gerçekleştirilebilir. Bizim makalemizin konusu iç kaynaklardan sermaye artırımı olması nedeniyle dış kaynaklardan sermaye artırımına değinilmeyecektir.

III. İÇ KAYNAKLARDAN SERMAYE ARTIRIMI

Kanunda yer alan hükümden yola çıkarak iç kaynaklardan sermaye artırımını tanımlayacak olursak esas sözleşme veya genel kurul kararıyla ayrılmış ve belirli bir amaca özgülenmemiş yedek akçeler ile kanuni yedek akçelerin serbestçe kullanılabilen kısımları ve mevzuatın bilançoya konulmasına ve sermayeye eklenmesine izin verdiği fonların sermayeye dönüştürülmesi yoluyla esas sermayeye eklenmesine iç kaynaklardan sermaye artırımı diyebiliriz.

İç kaynaklardan sermaye artırımı, temelde esas sözleşmede belirtilen sermaye tutarının şirketin fiiliyatta sahip olduğu gerçek malvarlığı değerine yaklaştırılmasını sağlamaktadır. Dolayısıyla esas sermaye tutarıyla gerçekte sahip olunan malvarlığı değeri arasındaki çelişki de azalmaktadır. Bu yolla şirketin kredibilitesi artmakta, elde edilen karların dağıtılmayarak yatırımlara sevk edilmesi sağlanmakta ve üçüncü kişilerin şirket esas sermayesine itibar ettiğinde zarar görmemeleri mümkün olmaktadır (Tamer 2021; Moroğlu 2015).

A. SERMAYE ARTIRIMI İÇİN KULLANILABİLECEK İÇ KAYNAKLAR

1. Yedek Akçeler

Öğretide muhtelif şekillerde tanımlanmakla birlikte özet olarak yedek akçeler, şirketin esas sermaye tutarını aşan kısım içindeki saf malvarlığı değeridir (Tekinalp 2015). Şirketlerin ticari hayatının devamı hem iç hem de dış etmenlerle sürekli risk altından olduğundan nu riskin minimize edilebilmesi adına kanunda alınan birtakım önlemler alınmıştır. Bu önlemlerden bir tanesi de şirketlerin bilançosunda karda olduğu yıllarda kar edilen miktarın bir kısmının yedek akçe olarak muhafaza edilmesinin şart koşulmasıdır. Öyle ki Türk Ticaret Kanunu’nun 523.maddesinde “Kanuni ve esas sözleşmede öngörülen isteğe bağlı yedek akçeler ayrılmadıkça pay sahiplerine dağıtılacak kâr payı belirlenemez” hükmüne yer verilerek yedek akçelerin pay sahiplerinin kâr payından dahi öncelikli olarak ayrılması gerektiği belirtilmiştir.

Türk Ticaret Kanunu’nun 462.maddesinde sermaye artırımında kullanılabilecek iç kaynaklardan kanuni yedek akçelerin hangi kısmının serbestçe kullanılabileceğinin tespiti önem arz etmektedir. Bu noktada aynı kanunun 519.maddesine bakmak gerekir. Söz konusu maddenin üçüncü fıkrasında “Genel kanuni yedek akçe sermayenin veya çıkarılmış sermayenin yarısını aşmadığı takdirde, sadece zararların kapatılmasına, işlerin iyi gitmediği zamanlarda işletmeyi devam ettirmeye veya işsizliğin önüne geçmeye ve sonuçlarını hafifletmeye elverişli önlemler alınması için kullanılabilir.” Söz konusu hükümden bizce ortaya çıkan mana ve öğretide de hakim olan görüşe göre sermayenin yarısını aşmayan kanuni yedek akçenin hangi amaca yönelik olarak kullanılabileceğinin sınırları çizilmiştir (Moroğlu 2015). Sermayenin yarısını aşan miktarda kanuni yedek akçenin aşan kısmıyla ilgili herhangi bir sınır belirlenmediğinden genel kurulun alacağı kararla bu kısmın serbest yedek akçeye dönüştürülmesi ve sermaye artırılmasında kaynak olarak kullanılabilmesi mümkündür (Tamer 2021).

Yedek akçeler, ayrılmalarını gerektiren kaynak açısından üçe ayrılmaktadır. Bunlar: kanuni, esas sözleşmesel ve genel kurul kararı ile ayrılan yedek akçelerdir.

a. Kanuni Yedek Akçeler

Türk Ticaret Kanunu’nda yedek akçelerle ilgili yer alan hükümler emredici nitelikte düzenlenerek aksine sözleşme yapılması ve karar alınması engellenmiştir. Zira yedek akçe müessesi ile pay sahipleri ile üçüncü kişi hak sahiplerinin menfaatlerinin korunması amaçlanmıştır (Tekinalp 2015).

i. Genel Kanuni Yedek Akçeler

Genel kanuni yedek akçeler Türk Ticaret Kanunu’nun 519.maddesinde düzenlenmiştir. Söz konusu maddenin birinci fıkrasında göre; “Yıllık kârın yüzde beşi, ödenmiş sermayenin yüzde yirmisine ulaşıncaya kadar genel kanuni yedek akçeye ayrılır”. Burada yıllık karın yüzde beşinin ödenmiş sermayenin yüzde yirmisine ulaşan kısmının kanuni yedek akçe olarak ayrılması için yapılması gereken münferit herhangi bir işlem yoktur, yıllık karın açıklanması ile işbu hükümden kaynaklanan kanuni yedek akçe kendiliğinden ayırılır (Tekinalp 2015). Madde hükmünde de anlaşılacağı üzere belirtilen sınır aşıldıktan sonra kalan miktarla ilgili zorunluluk söz konusu olmayacaktır.

Kanunu’nun 519.maddesinin birinci fıkrasında belirlenen sınır aşılmış olsa dahi kanuni yedek akçeye eklenecek kalemler aynı maddenin ikinci fıkrasında sayılmıştır. Buna göre; Yeni payların çıkarılması dolayısıyla sağlanan primin, çıkarılma giderleri, itfa karşılıkları ve hayır amaçlı ödemeler için kullanılmamış bulunan kısmı; ıskat sebebiyle iptal edilen pay senetlerinin bedeli için ödenmiş olan tutardan, bunların yerine verilecek yeni senetlerin çıkarılma giderlerinin düşülmesinden sonra kalan kısmı; pay sahiplerine yüzde beş oranında kâr payı ödendikten sonra, kârdan pay alacak kişilere dağıtılacak toplam tutarın yüzde onu da kanuni yedek akçeye eklenecektir.

Ayrıca Türk Ticaret Kanunu’nun 519.maddesinin ilk fıkrasında belirlenen sınır, esas sözleşmeye konulacak bir hükümle azaltılamayacak olmakla beraber yine aynı kanunun 521.maddesine göre bu sınırın artırılmasının önünde herhangi bir engel yoktur. Şayet bu sınır, esas sözleşmeye eklenen bir hükümle artırılmışsa burada “esas sözleşmesel kanuni yedek akçe”nin mevcudiyetinden bahsedebiliriz (Pulaşlı 2015). Esas sözleşmede yer alan hüküm ile bahsettiğimiz sınır artırılmışsa sözleşmeyle artırılan kısma kadar ayrılan kanuni yedek akçeler de genel kanuni yedek akçe kapsamında değerlendirilecektir (Tekinalp 2015).

Türk Ticaret Kanunu’nun 519.maddesinde belirtilen genel kanuni yedek akçelerin kullanım amacı aynı maddenin üçüncü fıkrasında belirlenmiş ve sınırı kesin bir şekilde çizilmiştir. Bu amaç haricinde genel kanuni yedek akçelerin kullanılması mümkün değildir. Ancak birinci fıkrada belirtilen sınırın aşılması halinde aşan kısmın kullanım amacı üçüncü fıkrada sayılanlarla sınırlı değildir. Bu kısım artık serbest yedek akçe olup üzerinde serbestçe tasarrufta bulunulabilecek ve iç kaynaklardan sermaye artırımında kullanılabilecektir.

ii. Özel Kanuni Yedek Akçeler

Türk Ticaret Kanunu’nun 519.maddesindeki genel kanuni yedek akçe hükmünden hemen sonra 520.maddede özel kanuni yedek akçeler düzenlenmiştir. Söz konusu maddenin ilk fıkrasında; “Şirket, iktisap ettiği kendi payları için iktisap değerlerini karşılayan tutarda yedek akçe ayırır. Bu yedek akçeler, anılan paylar devredildikleri veya yok edildikleri takdirde iktisap değerlerini karşılayan tutarda çözülebilirler.” hükmü yer almaktadır. Türk Ticaret Kanunu’nun 379 ve devamındaki maddelerde birtakım şartlarda şirketin kendi paylarını iktisap edilebileceği ifade edilmiştir. Şayet böyle bir durum söz konusu olursa kanun koyucu iktisap edilen pay tutarındaki miktarın yedek akçe olarak ayrılmasını emretmiştir. Bu şekilde ayrılan yedek akçeler, iktisap edilen payların devredilmesi yahut yok edilmesi hallerinde ayrılma amacını yitirerek çözülebilme imkanına kavuşacak ve dolayısıyla iç kaynaklardan sermaye artırımında kullanılabilecektir.

Aynı maddenin ikinci fıkrasında; “Yeniden değerleme fonu ile ilgili mevzuat uyarınca pasifte yer alan diğer fonlar, sermayeye dönüştürüldükleri ve yeniden değerlendirilen aktifler amorti edildikleri veya devredildikleri takdirde çözülebilirler.” hükmü yer almaktadır. Burada bahsedilen çözülme neticesinde elde edilen miktar da iç kaynaklardan sermaye artırımında kullanılabilecektir. Hükümde bahsedilen fonlar ekseriyetle açık yedek akçeye çevrilen gizli yedek akçelerdir (Tamer 2021). Gizli yedek akçeler bilançoda görülmediğinden ne üçüncü kişiler ne de pay sahipleri bunların var olduğundan yahut var olduklarını düşünseler dahi miktarının ne olduğundan doğal olarak haberdar değillerdir. Dolayısıyla bu kalemin çözülerek esas sermayeye dahil edilmesi, şirketin şeffaflığına, dışarıya karşı güvenilirliğine ve itibarına katkı sağlayacaktır.

Ayrıca Türk Ticaret Kanunu’nun 523.maddesinin 3.fıkrası ve 522.maddesi uyarınca ayrılmış yardım akçelerinin de sermayeye dönüştürülmesi mümkündür (Pulaşlı 2015).

b. İsteğe Bağlı Yedek Akçeler

İsteğe bağlı yedek akçeler, adından da anlaşılacağı üzere, kanun tarafından ayrılması emredilmemiş, ayrılmaları ya esas sözleşmede ya da genel kurulda kararlaştırılmış yedek akçelerdir (Tamer 2021). Şayet esas sözleşmede ihtiyari olarak yedek akçe ayrılması kararlaştırılmışsa bunun aksine bir karar ancak esas sözleşmenin değiştirilmesi ile mümkün olabilecektir. Dolayısıyla bu kararın sıradan oy nisapları ile alınması mümkün olmayıp esas sözleşme değişikliğinin tabi olduğu oy nisapları ile yapılması gerekmektedir (Tamer 2021).

i. Esas Sözleşme Gereği Ayrılan İsteğe Bağlı Yedek Akçeler

Esas sözleşme gereğince ayrılan isteğe bağlı yedek akçeler, Türk Ticaret Kanunu’nun 521 ve 522. maddeleri ile hüküm altına alınmışlardır. Yukarıda 521.maddeye değinmiştik. Söz konusu hükme göre; “Yedek akçeye yıllık kârın yüzde beşinden fazla bir tutarın ayrılacağı ve yedek akçenin ödenmiş sermayenin yüzde yirmisini aşabileceği hakkında esas sözleşmeye hüküm konabilir. Esas sözleşme ile başka yedek akçe ayrılması da öngörülebilir ve bunların özgülenme amacıyla harcanma yolları ve şartları belirlenebilir.” Esasen yukarıda bahsi geçtiğinde de ifade ettiğimiz üzere bu hükmün ilk kısmında bahsedilen tasarruf neticesinde kanuni yedek akçe sınırı artırılmakta ve bu sınıra kadar gelecek miktar kanuni yedek akçe olarak değerlendirilmektedir.

Hükmün ikinci kısmında yer alan “başka yedek akçe ayrılmasının öngörülmesi” durumu ise tam anlamıyla ihtiyari yedek akçe ayırma faaliyeti kapsamında değerlendirilebilir. Söz konusu hüküm doğrultusunda esas sözleşmede yedek akçe ayrılması kararlaştırılmışsa bu noktadan sonra yedek akçe ayırmakta serbestlik değil zorunluluk söz konusudur (Tamer 2021). Zikrettiğimiz hüküm kapsamında yedek akçelerin bir amaca yönelik olarak ayrılmasına karar verilmesi halinde artık serbest yedek akçeden söz edilmesi mümkün olmayacak ve dolayısıyla bir amaca tahsis edilmiş ihtiyari yedek akçelerin iç kaynaklardan sermaye artırımında kullanılması mümkün olmayacaktır.

ii. Genel Kurul Kararı ile Ayrılan İsteğe Bağlı Yedek Akçeler

Genel kurul kararı ile ayrılan ihtiyari yedek akçelerle ilgili esas sözleşmede herhangi bir hüküm bulunmasına gerek yoktur. Genel kurul kararı ile ayrılan yedek akçeler dayanağını, Türk Ticaret Kanunu’nun 523.maddesinin 2.fıkrasında bulmaktadır. İlgili fıkraya göre; Genel kurul; a)Aktiflerin yeniden sağlanabilmesi için gerekliyse, b)Bütün pay sahiplerinin menfaatleri dikkate alındığında, şirketin sürekli gelişimi ve olabildiğince kararlı kâr payı dağıtımı yönünden haklı görülüyorsa, kanunda ve esas sözleşmede öngörülenlerden başka yedek akçe ayrılmasına da karar verebilir.” Burada genel kurulun hangi amaçlarla yedek akçe ayrılmasına karar verebileceği sayılmıştır. Sayılan amaçların önemi, genel kurul kararının iptaline yönelik açılabilecek bir davada ortaya çıkacaktır.

2. Şirketin Birleşme ve Devralmalarından Doğan Kazançları

Bir şirketin başka bir şirketle birleşmesi yahut bir şirketin başka bir şirketi devralması durumunda devralan ya da uhdesinde birleşilen şirketin aktif ve pasiflerinde meydana gelen değerlenmenin de iç kaynaklardan sermaye artırımında kullanılması mümkündür (Tamer 2021).

3. İştirak Hisselerinin veya Taşınmazların Satışından Doğan Kazançlar

İştirak hisselerinin yahut şirkete ait taşınmazların satılmasından elde edilen kar da sermayeye eklenebilir ve bu yolla iç kaynaklardan sermaye artırımı yapılabilir (Tamer 2021).

4. Enflasyon Düzeltmesi Farkı

Ülkemizin bir gerçeği olan yüksek enflasyon, fert fert tüm vatandaşları etkilemekle birlikte ticari hayatın birer süjesi olan şirketleri de derinden etkilemekte, şirketler meydana gelen enflasyondan çok fazla etkilenmemek adına bilanço üzerinde sanal, gerçekle ilgisi olmayan kar verileri işlemekte ve bu sanal kar üzerinden ödedikleri vergilerle şirketin sermayesinin gün geçtikçe erimesine neden olmaktadırlar. İşte yüksek enflasyonun bu tür etkilerini azaltmak adına kanun koyucu tarafından enflasyon düzeltmesi müessesi öngörülmüştür (Pulaşlı 2014). Şayet kanunda belirlenen şartlar yerine gelmişse şirket mali tablolarını enflasyon düzeltmesine tabi tutar ve enflasyon düzetmesi neticesinde meydana gelen değer artış fonunun da iç kaynaklardan sermaye artırımında kullanılması mümkündür.

5. Önceki Yıldan Aktarılan Kâr

Yukarıda da değindiğimiz üzere Türk Ticaret Kanunu’nun 523.maddesi uyarınca genel kurul, şartları oluşmuşsa, kanunda ve esas sözleşmede öngörülenlerden başka yedek akçe ayrılmasına da karar verebilir. Genel kurul, eğer önceki yılın karından pay sahiplerine dağıtabileceği kısmın dağıtılmasına karar vermeyip şirketin bünyesinde kalmasını sağlarsa önceki yıldan artırılan kar söz konusu olacaktır (Tamer 2021). İşte bu şekilde devreden kar miktarının üzerinde serbestçe tasarrufta bulunulabileceğinden bu miktarın da iç kaynaklardan sermaye artırımında kullanılması mümkün olacaktır.

6. Dağıtılmasına Karar Verilmemiş Son Yıl Kârı

Esasında önceki yıldan artırılan kar ile dağıtılmasına karar verilmemiş son yıl karının birbirlerinden çok büyük bir farkı bulunmamakta. Zira yukarıda önceki yıldan artırılan kar tanımında değindiğimiz üzere önceki yılın karından pay sahiplerine dağıtabileceği kısmın dağıtılmasına karar vermeyip şirketin bünyesinde kalmasının sağlanması neticesinde bu kalem gündeme gelmekte. Dağıtılmasına karar verilmemiş son yıl karı ise genel kurul kararıyla dağıtılmasına ve sonraki yıla aktarılmasına karar verilmeyen, doğrudan sermaye artırımında kullanılması kararlaştırılan safi kardır.

Türk Ticaret Kanunu’nun 523.maddesinin 1.fıkrasında “Kanuni ve esas sözleşmede öngörülen isteğe bağlı yedek akçeler ayrılmadıkça pay sahiplerine dağıtılacak kâr payı belirlenemez.” hükmü yer almaktadır. Yani iç kaynaklardan sermaye artırımında dağıtılmasına karar verilmemiş son yıl karının kullanılabilmesi için tüm vergilerin ödenmiş; kanuni yedek akçelerin, esas sözleşme ile tayin edilen yedek akçelerin, yardım akçelerinin ayrılmış; yönetim kurulu üyeleri, intifa hakkı sahipleri ve diğer kişilerin kar paylarının düşülmüş olması ve bu aşamada şayet kaldıysa safi karın sermaye artırımında kullanılacağına genel kurulda karar verilmesi gerekmektedir (Tekinalp 2015; Pulaşlı 2015).

7. Kanun ve Esas Sözleşme Uyarınca Ayrılması Mümkün Diğer Kalemler

Türk Ticaret Kanunu’nun 519.maddesinin 5.fıkrası; “Özel kanunlara tabi olan anonim şirketlerin yedek akçelerine ilişkin hükümler saklıdır.” hükmünü amirdir. Örneğin bu fıkra kapsamında Türk Ticaret Kanunu’nun 75.maddesinde “Gerçekleşmesi şüpheli yükümlülük ve askıdaki işlemlerden doğabilecek muhtemel kayıplar için Türkiye Muhasebe Standartlarında öngörülen kurallara göre karşılık ayrılacağı” belirtilmiştir. Kanun gereği bu miktarın ayrılması gerekmektedir (Tekinalp 2015).

Yine yukarıda ihtiyari yedek akçeler başlığı altında değindiğimiz esas sözleşme ile ayrılması kararlaştırılan yedek akçelerin de ayrılması mümkün diğer kalemler kapsamında değerlendirilmesi mümkündür.

B. İÇ KAYNAKLARDAN SERMAYE ARTIRIMI PROSEDÜRÜ

İç kaynaklardan sermaye artırımını düzenleyen Türk Ticaret Kanunu’nun 462.maddesinin 2.fıkrasında iç kaynaklardan sermaye artırımında izlenecek usul belirlenmiştir. Söz konusu hükme göre; “Sermayenin artırılan kısmını, iç kaynaklardan karşılayan tutarın şirket bünyesinde gerçekten var olduğu, onaylanmış yıllık bilanço ve yönetim kurulunun vereceği açık ve yazılı bir beyanla doğrulanır. Bilanço tarihinin üzerinden altı aydan fazla zaman geçmiş olduğu takdirde, yeni bir bilanço çıkarılması ve bunun yönetim kurulu tarafından onaylanmış olması şarttır.” Mezkûr hükmün tüm prosedürü detaylı olarak anlatmamış olması nedeniyle sermaye artırımına ilişkin 456. madde ve devamındaki genel hükümler iç kaynaklardan sermaye artırımı prosedüründe kıyasen uygulanır.

Esasen payların nakdi bedelleri tamamen ödenmeden şirketlerin sermaye artırımı yapabilmesi mümkün değildir. İç kaynaklardan sermaye artırımı ise bu genel kuralın bir istisnasıdır (Yavuz 2013). Türk Ticaret Kanunu’nun 456.maddesinin 1.fıkrasında bu durum “İç kaynaklardan yapılan artırım hariç, payların nakdî bedelleri tamamen ödenmediği sürece sermaye artırılamaz.” hükmüyle açıkça ifade edilmiştir.

Dış kaynaklardan sermaye artırımında olduğu gibi iç kaynaklardan sermaye artırımında da şirket yönetim kurulu tarafından bir beyanın tanzim edilerek imzalanması gerekmektedir. Bu beyan Türk Ticaret Kanunu’nun 457.maddesinin 1.fıkrasında belirtildiği üzere bilgiyi açık, eksiksiz, doğru ve dürüst bir şekilde verme ilkesine göre hazırlanacaktır. Aynı maddenin 2.fıkrasının b. bendinde ise iç kaynaklardan sermaye artırımı yapılırken hangi kaynakların sermaye olarak kullanıldığı, bu kaynakların gerçekliği ve şirketin mal varlığı içerisinde bulunduğu hususlarında yönetim kurulunda hazırlanacak beyanda garanti verilmesi gerektiği belirtilmiştir.

Ticaret Sicil Müdürlüğü Yönetmeliği’nin 73.maddesinde iç kaynaklardan sermaye artırımında kullanılacak iç kaynakların gerçekten var olduğuna dair mali müşavirin hazırlayacağı raporun yahut denetime tabi bir anonim şirketten bahsediyorsak denetçinin bu husustaki raporunun Ticaret Sicil Müdürlüğüne sunulması gerekmektedir. Ancak yukarıda belirttiğimiz gibi 462.maddenin 2.fıkrası uyarınca bu konuda yönetim kurulunun açık ve yazılı bir beyanı varsa bu beyanın ve üzerinden 6 aylık süre geçmemiş genel kurulca onaylanmış yıllık bilançonun, şayet 6 aylık süre geçmişse yönetim kurulunca onaylanacak ara bilançonun, Ticaret Sicil Müdürlüğüne verilmesi yeterli olacaktır (Yavuz 2013). 

Kural olarak anonim şirketlerin sermaye artırımında Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’ndan izin alınması gerekmemektedir. Ancak iç kaynaklardan sermaye artırımında esas sözleşmenin değiştirilmesi söz konusudur ve Türk Ticaret Kanunu’nun 453.maddesinin atfıyla birtakım anonim şirketlerde esas sözleşme değişikliği Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın iznine tabidir. Dolayısıyla bu tür anonim şirketlerde iç kaynaklardan sermaye artırımı yapılırken Gümrük ve Ticaret Bakanlığından izin alınması gerekmektedir (Pulaşlı 2015).

İç kaynaklardan sermaye artırımına genel kurul karar verir. Ancak kayıtlı sermaye sisteminde bu kararı verme yetkisi yönetim kurulundadır. Genel kurulun sermaye artırım kararı alabilmesi için sermayenin en az yarısına tekabül edecek sayıda pay sahibinin genel kurula katılması ve kararın genel kurula katılanların salt çoğunluğu ile alınması gerekmektedir. Şayet ilk toplantıda katılım için gerekli yeter sayıya erişilemezse ikinci toplantıda şirket sermayesinin en az üçte birini temsil eden pay sahiplerinin toplantıda bulunması gerekmektedir (Yavuz 2013).

Genel kurulda sermaye artırım kararı alındığı tarihten itibaren 3 ay içerisinde Ticaret Siciline tescil ve Ticaret Sicil gazetesinde ilan ettirilmesi gerekmektedir. Sermaye artırım kararı tescil ile etki doğurur (Yavuz 2013).

IV. SONUÇ

İç kaynaklardan sermaye artırımı ile şirkete dışarıdan herhangi bir kaynak getirilmesi taahhüt edilmeden, hali hazırda sahip olunan kaynakların karşılığı olan değerler ile esas sermayenin artırılması sağlanmaktadır. Temelde bir sözleşme değişikliği niteliğinde de olsa Türk Ticaret Kanunu’nun 462.maddesinde ayrı bir başlık altında düzenlenerek iç kaynaklardan sermaye artırımına “özel nitelikte esas sözleşme değişikliği” hüviyeti kazandırılmıştır. İç kaynaklardan sermaye artırımında kullanılabilecek kaynaklar çeşitlidir. Bunlar genel itibariyle; Esas sözleşme veya genel kurul kararıyla ayrılmış ve belirli bir amaca özgülenmemiş yedek akçeler ile kanuni yedek akçelerin serbestçe kullanılabilen kısımları, şirketin birleşme ve devralmalarından doğan kazançları, iştirak hisselerinin veya taşınmazların satışından doğan kazançlar, enflasyon düzeltmesi farkı, önceki yıldan aktarılan kâr, dağıtılmasına karar verilmemiş son yıl kârı, kanun ve esas sözleşme uyarınca ayrılması mümkün diğer kalemlerdir. Esas sermaye sisteminde iç kaynaklardan sermaye artırımı için genel kurulca kayıtlı sermaye sisteminde ise yönetim kurulunca karar alınması gerekmektedir. Birtakım şirketlerde sermaye artırımı Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın iznine tabidir. İç kaynaklardan sermaye artırımında sermayenin taahhüt edilmesi gerekmez. Sermaye artırım kararının tescili için yönetim kurulunun yazılı beyannameyi ve onaylanmış bilançoyu diğer evraklarla birlikte bir üst yazıyla Ticaret Sicil Müdürlüğüne vermesi gerekmektedir. Sermaye artırımı, tescil ile etki doğurur.

V. KAYNAKÇA

Bilgili, Fatih ve Ertan Demirkapı. 2013. Şirketler Hukuku. Bursa: Dora Yayıncılık.

Karahan, Sami. 2013. Şirketler Hukuku. Konya: Mimoza Yayınları.

Moroğlu, Erdoğan. 2015. Anonim Ortaklıklarda Sermaye Artırımı. İstanbul: On İki Levha Yayıncılık.

Pulaşlı, Hasan. 2014. Şirketler Hukuku Şerhi. Ankara: Adalet Yayınevi.

Pulaşlı, Hasan. 2015. Şirketler Hukuku Genel Esaslar. Ankara.

Tamer, Tülay Gökdemir. 2021. “İç Kaynaklardan Sermaye Artırımı.” Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.

Tekinalp, Ünal. 2015. Sermaye Ortaklıklarının Yeni Hukuku. İstanbul: Vedat Kitapçılık.

Yavuz, Mustafa. 2013. “Yeni Türk Ticaret Kanununa Göre İç Kaynaklardan Sermaye Artırımı.” Mali Cozum Dergisi / Financial Analysis, no. 118 (July): 129–40

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir